23 Temmuz 2016
11 Nisan 2016
Sony FS7 Deneyimi
Yaklaşık
birbuçuk yıl önce piyasaya çıkan ve piyasaya çıktığı ilk
günlerden beri kullanmakta olduğum FS7'yi, Kaliforniya çöllerinden
Anadolu'nun bozkırlarına, İstanbul trafiğinin keşmekeşinden,
film stüdyolarına kadar birçok farklı ortamda, farklı
gereksinimleri olan projelerde kullanmış oldum. Aynı süreç
zarfında da Sony mühendisleri, geçtiğimiz günlerde üçüncü
versiyonunu çıkarmış oldukları güncelleme ile kamerayı
neredeyse kusursuz ve eksiksiz bir hale getirdi. Neredeyse diyorum
çünkü; artık günümüzde bir video kamera, sadece bir kamera
olmaktan çok, yazılım aracılığıyla yeni ve daha gelişmiş
fonksiyonlar yüklenebilen bir bilgisayar gibi çalışır hale
geldi. Teorik olarak, bir kamerada bulunan işlemci ve hafıza
donanımının kapasitelerini aşmayacak ve yazılım yoluyla
eklenebilecek her türlü yeni özelliği, bellenim güncellemesi
yaparak bir kameraya kazandırabiliyoruz. Tıpkı, FS7'ye üçüncü
versiyon güncellemesiyle gelen “Image Scan Mode” ve “Interval
Recording” özellikleri gibi.
Sony PXW-FS7 (Fotoğraf: Oytun Orgül) |
FS7'nin
model adındaki “F” İngilizce “Film”, “S” ise “Style”
kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor. Kamerayı özel yapan işte
bu “Sinema Stili” kullanım özellikleri. Bu özelliklerden
başlıcaları; büyük bir sensör (Super35 ebatlarında),
değiştirilebilir objektif, harici bir kayıtçıya RAW yani ham
görüntü kaydedebilme, 4K çözünürlüğünde kayıt ve tabii
LOG'lu kayıt imkanları. Her bir özelliği aslında bir süredir
farklı kamera modellerinde deneyimleme şansına erişebilmiştik.
FS7'yi özel yapan ise bu farklı özellikleri, görece çok daha
uygun bir fiyat karşılığında, bir arada sunması oldu.
FS7 ile Kaliforniya'daki Temecula Şehri'nde Çekim (Fotoğraf: Çağlar Mallı) |
Bütçe,
sinema salonlarından mobil cihazlara kadar farklı mecralar için
üretilen her türlü video işi için son derece belirleyici bir
kriter. Bütçeniz ne kadar büyükse, imkanlarınız ve dolayısıyla
hayal ettiklerinizin gerçekleşebilmesi ihtimali de aynı oranda
büyüyor. Herhangi bir film projesinde post-prodüksiyon
işlemlerinin bütçenin giderek artan önemli bölümünü
oluşturuyor olması, özellikle son 10 yıldır kabul görmüş bir
gerçek. Analogdan dijitale, SD'den HD'ye, HD'den 4K'ya geçiş
süreçleri ile birlikte, post prodüksiyon sürecinde yapılabilecek
çeşitli görsel düzenleme seçenekleri ve bunlar için
harcanabilecek zaman da gün geçtikçe arttı. Şartlar böyleyken,
her türlü ihtiyacı karşılayabilecek ve farklı bütçelere sahip
işlerde verimli kullanılabilecek tek kameraya sahip olmak da
kullanıcıların en önemli tercih kriteri oldu. FS7 de bence bu
ihtiyacı tam anlamıyla karşılayabilecek piyasadaki ilk
kameralardan biri oldu. Bütçenize göre istediğiniz iş akışını
belirleyip, çekim formatınızı ve ayarlarınızı da buna göre
seçerek olabildiğince verimli bir sonuç elde edebilirsiniz.
Kameranın sunduğu alternatifleri, çok kabaca, aşağıdaki gibi
senaryolara dökmek mümkün;
“Post-prodüksiyon
için hiç bütçemiz yok maalesef!” = XAVC kodeğiyle çek.
“Post-prodüksiyon
için biraz bütçemiz var.” = XAVC kodeğiyle S-Log'lu çek.
“Post-prodüksiyon
için bütçemiz var.” = RAW çek.
Bu
farklı senaryolara çözünürlükle ilgili hiçbir veri yazmadım.
FS7; HD, UHD ve 4K çözünürlüklerinde çekim yapabiliyor.
Projenin mecrasına ya da teslim şartlarına göre istenilen
çözünürlüğü seçmek size kalmış ancak; UHD veya 4K gibi
çözünürlüklerde çalışılacaksa, kaydetme ve depolama
ortamlarına dikkat etmekte fayda var. Çünkü 4K için gereken
saklama yeri, HD'ye göre yaklaşık olarak 3 kat daha fazla. Çekim
anında aktarma sürelerini minimuma indirmek için hızlı aktarım
arabirimleri(USB 2'yi unutun!) ve hem saklama hem de yedekleme için
yüksek kapasiteli (gigabayt'larca yerine terabayt'larca) diskler
kullanılmalı.
Sony FS7 (Fotoğraf: Oytun Orgül) |
RAW
görüntü kaydının ne olduğunu, fotoğraf dünyasında çok daha
yaygın kullanılıyor olduğu için biliyoruz. Sensörden gelen
verinin, herhangi bir sıkıştırma(kodekli) ya da işleme tabi
olmadan, direkt olarak karta yazılması ile elde edilen ham
görüntüye RAW deniyor. Peki LOG'lu çekim nedir?
“LOG”
terimi matematikten bildiğimiz “logaritmik” kelimesinden
geliyor. Kısaca anlatmak gerekirse; LOG'lu çekim, sensörün en
geniş dinamik aralıkta görüntü üretebildiği ISO seviyesine
çıkıp gelen sinyallerin logaritmik olarak kaydedilmesidir.
Böylece, renklerin düzeltilmesine ve ışığın dengelenmesine
sonradan imkan tanıyacak şekilde son derece düz (flat) bir görüntü
ortaya çıkar. Ne siyahlar tam siyahtır, ne de beyazlar tam
beyazdır; tüm renkler ara tonlardadır. Ancak, dinamik aralık son
derece geniştir ve FS7 de 14 diyaframlık dinamik aralığa bu
şekilde çıkabilmektedir. Her kamera üreticisi kendi LOG'una ya da
LOG'larına sahiptir çünkü her sensörün kendine özgü sinyal
üretme kabiliyetleri vardır. Bu karakteristik özelliklere de en
uygun olan özgün LOG'ların oluşturulması gerekmektedir. Sony
kameralarda bulunan LOG'lara S-Log adı veriliyor. Bir FS7 satın
aldığınızda kameranın içinde hazır olarak S-Log2 ve S-Log3
yüklü geliyor.
FS7 ile S-Log2 gece çekimi. (Fotoğraf: Oytun Orgül) |
LOG
ve RAW dünyası ile birlikte hayatımızı giren bir diğer terim de
LUT yani “Look Up Table” oldu. RAW veya LOG'lu çekim yapılırken,
vizörde ya da monitörde LOG'un düz(flat) görüntüsü yerine daha
doğru renklerde görüntü görülmesini sağlayan ve aslında birer
dosya olan LUT'ları kameranın içinde hazır gelenlerden seçebilir
yahut kendiniz LUT dosyaları yaratıp kameraya yükleyebilirsiniz.
Vizörde LUT'lu görüntü gören bir operatör veya görüntü
yönetmeni pozlamayı daha doğru ve kolay yapabilir. Aynı şekilde,
monitöründe LUT'lu görüntü gören bir yönetmen, sahnedeki
ışığın ve renklerin post-prodüksiyon sonrası nasıl
görüneceğini daha iyi anlayabilir.
Bu
kadar teknik bilgiden sonra, biraz da kameranın kullanımına
yönelik bilgileri ve görüşlerimi paylaşmakta fayda var. FS7, bir
“grab and shoot” yani kap ve çek kamerası olarak tasarlanmış.
Kameranın içinden, tasarıma entegre olan ve omuzda kullanmaya
yarayan bir tutamaç çıkıyor. Bu pratik tutamaç, aktüel çekimler
yapılması gerekiyor ve asistansız çalışılıyor ise son derece
faydalı; tabii ki, çift elle kamerayı tutabileceğiniz dengeli
omuz aparatları kadar etkili değil ancak, o an sette böyle bir
aparat yoksa ya da bu aparatı takacak zamanınız yoksa, kesinlikle
hayat kurtarıyor. Tutamaç üzerinde kayıt, zoom(SELP28135G gibi
servo motorlu bir lens takılıysa) ve çeşitli kısa yol düğmeleri
de bulunuyor. Kameranın tasarımı son derece modüler. Üst
taraftaki tutacak, LCD ekran ve mikrofon tutacağı sökülebiliniyor.
Hatta bunların tamamı söküldüğünde kamera son derece kompakt
oluyor. Bu da kameranın insansız hava araçlarında, steadycamde,
çeşitli kamera sabitleme sistemlerinde ve uygun sualtı
kabinlerinde rahatlıkla kullanılabilir olmasını sağlıyor.
FS7'de, FS100'den ve FS700'den alışık olduğumuz bir vizör
sistemi var. Vizör, LCD ekran üzerine monte edilebiliyor ve
istendiğinde kolayca yukarı kaldırılarak izlemeyi LCD ekran ile
yapmaya imkan sağlıyor. Kameranın üzerinde 3,5 inç'lik yüksek
çözünürlüklü bir LCD ekran bulunuyor. İstenilen şekilde ve
seviyede konumlandırmanıza müsade edecek şekilde tasarlanmış bu
ekran, bir çubuk sistemi ile kameraya monte ediliyor. Ekranı, öğlen
güneş en tepedeyken ve hatta güneş ışığı ekrana direkt
düştüğü anlarda bile kullanabildim. Gerekirse, ekranın hemen
yanındaki ayar düğmesi ile kontrastı mevcut ışık koşullarında
rahat izleme yapabilecek şekilde ayarlayabiliyorsunuz.
FS7 ile Umman Çölleri'nde çekim. (Fotoğraf: Alper Tombul) |
Gelelim,
V3.00 (hatta V3.10 da çıkmış yakın zamanda) bellenim
güncellemesi ile gelen özelliklere. FS7'de eksikliğini en çok
hissettiğim üç önemli özellik, bu güncelleme ile kameraya
gelmiş bulunuyor. Bunlardan en önemlisi “Image Scan Mode”. Bu
özellik ile, 35mm sensör alanını tam olarak kaplamayan tüm
lensleri bu kamerada kullanabiliyoruz. Mesela Super16 kameralar için
üretilmiş bir lensiniz var. Bu özellik gelmeden önce böyle bir
lensi kameraya taktığınızda “vignetting”, yani görüntünün
etrafında siyahlık görünüyor olacaktı. Bu yeni özellik ile
kamera, sensörün sadece orta bölümünü kullanarak ve herhangi
bir büyütme işlemi yapmadan, vignetting efekti olmaksızın tam
ekran görüntü üretebiliyor(en fazla 2K çözünürlüğünde).
Aynı şekilde, 2/3inç'lik ENG tipi lensleri de kullanmak artık
mümkün.
Timelapse'in
Sony kameralardaki adı “Interval Recording”. FS7'de bu zamana
kadar hala olmamasına en şaşırdığım özellik de “Interval
Recording” 'di. Neyseki, yeni güncellemede bu özellik artık var.
İstediğiniz kayıt aralığını ve kayıt karesini seçtikten
sonra kamera size herhangi bir ekstra işlem yapmanız gerekmeden,
kullanıma hazır, timelapse klipler üretiyor.
Yeni
güncelleme ile gelen bir diğer önemli özellik de, netleme yapmaya
yardımcı olmak için kullanılan “Focus Magnification” 'ın
artık tutacak üzerinde yer alan ufak yönlendirme düğmeleri ile
istenilen yere doğru kaydırılabilir olması. Bu güncellemeden
önce, netleme alanı yakınlaştırması yapıldığında, sadece
ekranın ortasına doğru iki kademeli bir yakınlaştırma oluyordu.
Eğer netlemek istediğiniz obje ya da kişi ekranın ortasında
değilse, mecburen kadrajınızı bozup bu obje ya da kişiyi
kadrajın ortasına almanız gerekiyordu. Şimdi ise,
yakınlaştırdığınız alanı istediğiniz yöne doğru
kaydırarak, netlemek istediğiniz alanı ekrana getirebiliyorsunuz.
Sony FS7 (Fotoğraf: Oytun Orgül) |
Son
olarak, çekimini yaptığınız her ne olursa olsun, filminize son
derece etkili bir dramatik katma değer sağlayan ağır çekim
özelliğine değinmekte fayda var. FS7 HD çözünürlüğünde,
zaman sınırlaması olmaksızın, saniyede 150 kareye kadar(NTSC'de
180 kareye kadar) ağır çekim yapabiliyor. Hatırlanacağı üzere,
FS700'de ağır çekim yapılırken, belli kayıt süresi
kısıtlamaları oluyordu fakat; FS7'de benzeri bir süre kısıtlaması
olmadan, istediğiniz kadar ağır çekim yapılabilirsiniz. Ayrıca,
yüksek karelere çıkıldığında görüntüde “crop” yani
kırpma olmuyor. Opsiyonel olarak satılan XDCA-FS7 ünitesi
takıldığında ise kameranın ağır çekim hızı saniyede 240
kareye kadar çıkıyor. Üstelik bunu 2K ve RAW olarak
yapabiliyorsunuz.
Bilindiği
üzere, opsiyonel olan XDCA-FS7 ünitesinin en önemli özelliği
kameraya 12bit RAW görüntü çıkışı özelliğini kazandırması.
Ancak, bu ünitenin pek bilinmeyen birkaç özelliği daha var.
Bunlardan en önemlisi, bu ünite takılıyken HD çözünürlüğünde
Apple ProRes 422 kayıt yapılabiliyor olması. Bazı iş akışları
için eğer ProRes kodeği gerekiyor veya tercih ediliyorsa bu ünite
takılıyken çekim yapılmalı ve kayıt tercihlerinden ProRes
seçilmeli. Ayrıca, XDCA-FS7 ünitesi üzerinde yer alan Timecode ve
Genlock giriş çıkışları sayesinde, çoklu kamera uygulamaları
da daha kolay yapılabiliyor.
Sony FS7 (Fotoğraf: Oytun Orgül) |
FS7,
kullanıcılara çok çeşitli kullanım opsiyonları tanıması ve
uygun fiyatı ile kısa zamanda en çok tercih edilen 4K kameralardan
biri oldu. Ben de, son zamanlarda gerçekleştirdiğim bazı
projelerde bu kamerayı tercih ettim. Sorunsuz olarak farklı çekim
senaryolarına adapte edebileceğiniz ve “future proof” yani,
uzun yıllar kullanabileceğiniz bir kamera arıyorsanız, FS7
kesinlikle tercihiniz olabilir. Yakın zamanda piyasaya çıkan küçük
kardeşi FS5 ile aralarında çeşitli farklılıklar var. FS5,
FS7'ye göre daha uygun fiyatlı ve daha kompakt bir kamera.
Özellikleri birbirlerine çok yakın kameralar olmasına rağmen,
FS7 daha yüksek ve çeşitli kalitelerde kayıt imkanları sunuyor.
Ancak, ihtiyaçlarınıza ve bütçenize göre tercih edeceğiniz bu
iki kameranın da, uzun yıllar severek kullanılabilecek şekilde
tasarlanmış, başarılı kameralar olduğu kesin.
27 Şubat 2016
4K ve 4K'ya Geçiş Süreci Söyleşisi
Haftalık bilişim teknolojileri ve ekonomi gazetesi BThaber'in 22-28 Şubat 2016 sayısında, 4K ve 4K'ya geçiş süreci ile ilgili bir söyleşim yayınlandı.
BThaber sayı 1060 sayfa 26 |
Kendinizden bahsedebilir misiniz? Sony
ile bir araya nasıl geldiniz?
İstanbul Bilgi
Üniversitesi Sinema ve TV Bölümü'nden mezun oldum. Serbest
olarak görüntü yönetmenliği yapıyorum. Genellikle yabancı
prodüksiyonlar için çalışıyorum ve belgesel, reklam, tanıtım
filmi gibi projelerde görev alıyorum. 2011 yılından beri,
Sony'nin Avrupa çapındaki başarılı medya profesyonellerini
biraraya getiren Bağımsız Sertifikalı Uzman(ICE) isimli eğitim
programı bünyesinde Sony Profesyonel müşterilerine yönelik
çeşitli eğitimler ve sunumlar veriyorum, ürün testleri ve
tanıtımları yapıyorum.
Öncelikle 4K teknolojisinden bahsedebilir misiniz? 4K teknolojisi hayatımızda neleri değiştirecek?
Öncelikle 4K teknolojisinden bahsedebilir misiniz? 4K teknolojisi hayatımızda neleri değiştirecek?
4K, HD çözünürlüğünün yaklaşık 4
katı daha fazla piksel sunan bir video çözünürlük formatı.
HD'ye kıyasla çok daha etkileyici görüntüler sunan bir format.
Renklerin daha doygun ve renk tonlarının daha çeşitli olması,
bugüne dek televizyon ekranlarında göremediğimiz kalitede
görüntüler görmemizi sağlıyor. Tabii hem yayının 4K olması
hem de izlenen monitör ya da televizyonun 4K çözünürlüğü
destekliyor olması gerekiyor. Hayatımızdaki öncelikli ve en
büyük değişiklik, 4K'yı destekleyen yeni televizyonlara veya
ekranlara geçiş olacaktır. Tabii gözle görülür çözünürlük
artışının etkisi ile, televizyon veya sinema filmi izleme keyfi
de artacaktır.
4K’ya geçiş sürecinde Türkiye’yi ve dünyayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl bir süreç bizi bekliyor?
4K’ya geçiş sürecinde Türkiye’yi ve dünyayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl bir süreç bizi bekliyor?
Süreç, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde
de son derece hızlı ilerliyor. 4K yayın yapan televizyonların
sayısı giderek artıyor. Sanırım, en geç iki yıl içinde tüm
yeni televizyonlar 4K'yı ve hatta HDR(High Dynamic Range)
teknolojisini destekliyor olacak. Ayrıca, 4K projeksiyon
cihazlarının kurulduğu yeni sinema salonlarının sayısında da
artış var. Bugün bile 4K projeksiyon cihazlarının kurulu olduğu
salon sayısı 300'ün üzerinde. Önümüzdeki sene bu sayının
400'ü geçmesi bekleniyor. Bu süreçte, tüketicilerden daha çok
yayıncı kuruluşlara büyük bir görev düşüyor. Daha fazla 4K
içerik üretmek için 4K iş akışına ve yayıncılık
altyapısına yatırım yaparak, bu çözünürlüğü olabildiğince
fazla sayıda tüketiciye ulaştırmaya yönelik bir süreç takip
etmeliler.
4K’ya geçerken
ekipman seçimlerinde nelere dikkat etmek gerekir?
4K
yatırımı yaparken, 4K çekim yapabilen kameralardan daha çok, 4K
iş akışına dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
4K çözünürlüğünde çekim yapabilen kameraların sayısı
giderek artıyor. Geleceğe dönük, uzun ömürlü kamera yatırımı
yapmak isteyenler mutlaka 4K çekim yapabilen bir kamera tercih
etmeli. Ayrıca, XAVC gibi 4K iş akışında son derece verimli
çalışan kodeklere sahip kameralar tercih edilirse, 4K
çözünürlüğünde çalışırken maksimum performans elde
edilebilinir. Sony'nin PXW-FS5 ve PXW-FS7 model kameraları, hem
düşük maliyetli olmaları hem de XAVC kodeği ile çekim
yapabilmeleri sebebiyle, 4K kamera yatırımı için doğru bir
tercih olabilir.
Ancak, 4K hem daha fazla işlemci gücü hem
de daha fazla saklama alanı gerektirdiği için, asıl dikkat
edilmesi gereken alan post-prodüksiyon süreci olmalı. Hızlı,
pratik ve etkili bir iş akışı için mutlaka 4K çözünlüğünü
kaldırabilecek sistemler edinilmeli. Ayrıca, saklama ve arşivleme
gibi ihtiyaçlar için çok daha yüksek kapasiteli sabit diskler
tercih edilmeli.
Sinema, dizi ve
reklam sektörünün 4K teknolojisine bakış açılarından
bahsedebilir misiniz?
4K destekleyen mecraların sayısı
arttıkça; 4K içerik üretimi de artacaktır. Mesela, sinema
salonlarındaki 4K projeksiyon cihazlarının sayısı arttıkça,
reklam verenler de bu teknolojiyi destekleyen içerikler üretmek
isteyecektir. Bu da, 4K çekilecek reklam filmlerinin sayısında
artışa sebep olacaktır.
Sinema ve dizi gibi mecralarda 4K
çekim yapmanın bazı teknik avantajları da var. Elinizdeki 4K
çözünürlüğünde çekilmiş bir görüntüyü, gerekirse dijital
olarak stabilize etmek veya dijital olarak yeniden
kadrajlamak(çerçevelemek), HD çözünürlüğündeki bir görüntüyü
stabilize etmeye veya kadrajlamaya göre çok daha verimli. Sadece bu
sebeple, yayını 4K olmayacak bazı içerikler bile 4K
çözünürlüğünde çekilebiliyor.
Ancak, daha fazla
çözünürlük aynı zamanda daha fazla detay ve bununla birlikte
daha fazla hatanın görülmesi riskini de beraberinde getiriyor.
Büyük ekranlarda ya da perdede, çok daha yüksek çözünürlükle
bir filmi izlerken, çekim esnasında yapılan bazı teknik
hataların(ışık, kamera hareketi, dekor ve makyaj gibi)
görünürlüğü de artar. Bu da, dizi ve sinema filmi içerik
üreticilerinin dikkat etmesi gereken bir husus.
Sanal gerçeklik
teknolojisi (VR) sizce gelecekte sinema ya da televizyonlarda yer
alabilir mi?
Bu alandaki gelişmeler umut verici. Şimdilik,
mobil mecralarda giderek daha fazla popüler hale gelen sanal
gerçeklik, sanırım yakın zamanda evlerimize ve hatta sinema
salonlarına da girecek. Sürekli yeniliklere ihtiyac duyan teknoloji
dünyası ve sinema endüstrisinin bir sonraki önemli gelir
kaynağının sanal gerçeklik olması da kaçınılmaz gibi
görünüyor.
English version |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)