11 Nisan 2016

Sony FS7 Deneyimi

   Yaklaşık birbuçuk yıl önce piyasaya çıkan ve piyasaya çıktığı ilk günlerden beri kullanmakta olduğum FS7'yi, Kaliforniya çöllerinden Anadolu'nun bozkırlarına, İstanbul trafiğinin keşmekeşinden, film stüdyolarına kadar birçok farklı ortamda, farklı gereksinimleri olan projelerde kullanmış oldum. Aynı süreç zarfında da Sony mühendisleri, geçtiğimiz günlerde üçüncü versiyonunu çıkarmış oldukları güncelleme ile kamerayı neredeyse kusursuz ve eksiksiz bir hale getirdi. Neredeyse diyorum çünkü; artık günümüzde bir video kamera, sadece bir kamera olmaktan çok, yazılım aracılığıyla yeni ve daha gelişmiş fonksiyonlar yüklenebilen bir bilgisayar gibi çalışır hale geldi. Teorik olarak, bir kamerada bulunan işlemci ve hafıza donanımının kapasitelerini aşmayacak ve yazılım yoluyla eklenebilecek her türlü yeni özelliği, bellenim güncellemesi yaparak bir kameraya kazandırabiliyoruz. Tıpkı, FS7'ye üçüncü versiyon güncellemesiyle gelen “Image Scan Mode” ve “Interval Recording” özellikleri gibi.

Sony PXW-FS7 (Fotoğraf: Oytun Orgül)

   FS7'nin model adındaki “F” İngilizce “Film”, “S” ise “Style” kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor. Kamerayı özel yapan işte bu “Sinema Stili” kullanım özellikleri. Bu özelliklerden başlıcaları; büyük bir sensör (Super35 ebatlarında), değiştirilebilir objektif, harici bir kayıtçıya RAW yani ham görüntü kaydedebilme, 4K çözünürlüğünde kayıt ve tabii LOG'lu kayıt imkanları. Her bir özelliği aslında bir süredir farklı kamera modellerinde deneyimleme şansına erişebilmiştik. FS7'yi özel yapan ise bu farklı özellikleri, görece çok daha uygun bir fiyat karşılığında, bir arada sunması oldu.

FS7 ile Kaliforniya'daki Temecula Şehri'nde Çekim (Fotoğraf: Çağlar Mallı)

   Bütçe, sinema salonlarından mobil cihazlara kadar farklı mecralar için üretilen her türlü video işi için son derece belirleyici bir kriter. Bütçeniz ne kadar büyükse, imkanlarınız ve dolayısıyla hayal ettiklerinizin gerçekleşebilmesi ihtimali de aynı oranda büyüyor. Herhangi bir film projesinde post-prodüksiyon işlemlerinin bütçenin giderek artan önemli bölümünü oluşturuyor olması, özellikle son 10 yıldır kabul görmüş bir gerçek. Analogdan dijitale, SD'den HD'ye, HD'den 4K'ya geçiş süreçleri ile birlikte, post prodüksiyon sürecinde yapılabilecek çeşitli görsel düzenleme seçenekleri ve bunlar için harcanabilecek zaman da gün geçtikçe arttı. Şartlar böyleyken, her türlü ihtiyacı karşılayabilecek ve farklı bütçelere sahip işlerde verimli kullanılabilecek tek kameraya sahip olmak da kullanıcıların en önemli tercih kriteri oldu. FS7 de bence bu ihtiyacı tam anlamıyla karşılayabilecek piyasadaki ilk kameralardan biri oldu. Bütçenize göre istediğiniz iş akışını belirleyip, çekim formatınızı ve ayarlarınızı da buna göre seçerek olabildiğince verimli bir sonuç elde edebilirsiniz. Kameranın sunduğu alternatifleri, çok kabaca, aşağıdaki gibi senaryolara dökmek mümkün;

Post-prodüksiyon için hiç bütçemiz yok maalesef!” = XAVC kodeğiyle çek.
Post-prodüksiyon için biraz bütçemiz var.” = XAVC kodeğiyle S-Log'lu çek.
Post-prodüksiyon için bütçemiz var.” = RAW çek.

   Bu farklı senaryolara çözünürlükle ilgili hiçbir veri yazmadım. FS7; HD, UHD ve 4K çözünürlüklerinde çekim yapabiliyor. Projenin mecrasına ya da teslim şartlarına göre istenilen çözünürlüğü seçmek size kalmış ancak; UHD veya 4K gibi çözünürlüklerde çalışılacaksa, kaydetme ve depolama ortamlarına dikkat etmekte fayda var. Çünkü 4K için gereken saklama yeri, HD'ye göre yaklaşık olarak 3 kat daha fazla. Çekim anında aktarma sürelerini minimuma indirmek için hızlı aktarım arabirimleri(USB 2'yi unutun!) ve hem saklama hem de yedekleme için yüksek kapasiteli (gigabayt'larca yerine terabayt'larca) diskler kullanılmalı.

Sony FS7 (Fotoğraf: Oytun Orgül)

   RAW görüntü kaydının ne olduğunu, fotoğraf dünyasında çok daha yaygın kullanılıyor olduğu için biliyoruz. Sensörden gelen verinin, herhangi bir sıkıştırma(kodekli) ya da işleme tabi olmadan, direkt olarak karta yazılması ile elde edilen ham görüntüye RAW deniyor. Peki LOG'lu çekim nedir?
   “LOG” terimi matematikten bildiğimiz “logaritmik” kelimesinden geliyor. Kısaca anlatmak gerekirse; LOG'lu çekim, sensörün en geniş dinamik aralıkta görüntü üretebildiği ISO seviyesine çıkıp gelen sinyallerin logaritmik olarak kaydedilmesidir. Böylece, renklerin düzeltilmesine ve ışığın dengelenmesine sonradan imkan tanıyacak şekilde son derece düz (flat) bir görüntü ortaya çıkar. Ne siyahlar tam siyahtır, ne de beyazlar tam beyazdır; tüm renkler ara tonlardadır. Ancak, dinamik aralık son derece geniştir ve FS7 de 14 diyaframlık dinamik aralığa bu şekilde çıkabilmektedir. Her kamera üreticisi kendi LOG'una ya da LOG'larına sahiptir çünkü her sensörün kendine özgü sinyal üretme kabiliyetleri vardır. Bu karakteristik özelliklere de en uygun olan özgün LOG'ların oluşturulması gerekmektedir. Sony kameralarda bulunan LOG'lara S-Log adı veriliyor. Bir FS7 satın aldığınızda kameranın içinde hazır olarak S-Log2 ve S-Log3 yüklü geliyor.

FS7 ile S-Log2 gece çekimi. (Fotoğraf: Oytun Orgül)

   LOG ve RAW dünyası ile birlikte hayatımızı giren bir diğer terim de LUT yani “Look Up Table” oldu. RAW veya LOG'lu çekim yapılırken, vizörde ya da monitörde LOG'un düz(flat) görüntüsü yerine daha doğru renklerde görüntü görülmesini sağlayan ve aslında birer dosya olan LUT'ları kameranın içinde hazır gelenlerden seçebilir yahut kendiniz LUT dosyaları yaratıp kameraya yükleyebilirsiniz. Vizörde LUT'lu görüntü gören bir operatör veya görüntü yönetmeni pozlamayı daha doğru ve kolay yapabilir. Aynı şekilde, monitöründe LUT'lu görüntü gören bir yönetmen, sahnedeki ışığın ve renklerin post-prodüksiyon sonrası nasıl görüneceğini daha iyi anlayabilir.

   Bu kadar teknik bilgiden sonra, biraz da kameranın kullanımına yönelik bilgileri ve görüşlerimi paylaşmakta fayda var. FS7, bir “grab and shoot” yani kap ve çek kamerası olarak tasarlanmış. Kameranın içinden, tasarıma entegre olan ve omuzda kullanmaya yarayan bir tutamaç çıkıyor. Bu pratik tutamaç, aktüel çekimler yapılması gerekiyor ve asistansız çalışılıyor ise son derece faydalı; tabii ki, çift elle kamerayı tutabileceğiniz dengeli omuz aparatları kadar etkili değil ancak, o an sette böyle bir aparat yoksa ya da bu aparatı takacak zamanınız yoksa, kesinlikle hayat kurtarıyor. Tutamaç üzerinde kayıt, zoom(SELP28135G gibi servo motorlu bir lens takılıysa) ve çeşitli kısa yol düğmeleri de bulunuyor. Kameranın tasarımı son derece modüler. Üst taraftaki tutacak, LCD ekran ve mikrofon tutacağı sökülebiliniyor. Hatta bunların tamamı söküldüğünde kamera son derece kompakt oluyor. Bu da kameranın insansız hava araçlarında, steadycamde, çeşitli kamera sabitleme sistemlerinde ve uygun sualtı kabinlerinde rahatlıkla kullanılabilir olmasını sağlıyor. FS7'de, FS100'den ve FS700'den alışık olduğumuz bir vizör sistemi var. Vizör, LCD ekran üzerine monte edilebiliyor ve istendiğinde kolayca yukarı kaldırılarak izlemeyi LCD ekran ile yapmaya imkan sağlıyor. Kameranın üzerinde 3,5 inç'lik yüksek çözünürlüklü bir LCD ekran bulunuyor. İstenilen şekilde ve seviyede konumlandırmanıza müsade edecek şekilde tasarlanmış bu ekran, bir çubuk sistemi ile kameraya monte ediliyor. Ekranı, öğlen güneş en tepedeyken ve hatta güneş ışığı ekrana direkt düştüğü anlarda bile kullanabildim. Gerekirse, ekranın hemen yanındaki ayar düğmesi ile kontrastı mevcut ışık koşullarında rahat izleme yapabilecek şekilde ayarlayabiliyorsunuz.

FS7 ile Umman Çölleri'nde çekim. (Fotoğraf: Alper Tombul)

   Gelelim, V3.00 (hatta V3.10 da çıkmış yakın zamanda) bellenim güncellemesi ile gelen özelliklere. FS7'de eksikliğini en çok hissettiğim üç önemli özellik, bu güncelleme ile kameraya gelmiş bulunuyor. Bunlardan en önemlisi “Image Scan Mode”. Bu özellik ile, 35mm sensör alanını tam olarak kaplamayan tüm lensleri bu kamerada kullanabiliyoruz. Mesela Super16 kameralar için üretilmiş bir lensiniz var. Bu özellik gelmeden önce böyle bir lensi kameraya taktığınızda “vignetting”, yani görüntünün etrafında siyahlık görünüyor olacaktı. Bu yeni özellik ile kamera, sensörün sadece orta bölümünü kullanarak ve herhangi bir büyütme işlemi yapmadan, vignetting efekti olmaksızın tam ekran görüntü üretebiliyor(en fazla 2K çözünürlüğünde). Aynı şekilde, 2/3inç'lik ENG tipi lensleri de kullanmak artık mümkün.

   Timelapse'in Sony kameralardaki adı “Interval Recording”. FS7'de bu zamana kadar hala olmamasına en şaşırdığım özellik de “Interval Recording” 'di. Neyseki, yeni güncellemede bu özellik artık var. İstediğiniz kayıt aralığını ve kayıt karesini seçtikten sonra kamera size herhangi bir ekstra işlem yapmanız gerekmeden, kullanıma hazır, timelapse klipler üretiyor.

   Yeni güncelleme ile gelen bir diğer önemli özellik de, netleme yapmaya yardımcı olmak için kullanılan “Focus Magnification” 'ın artık tutacak üzerinde yer alan ufak yönlendirme düğmeleri ile istenilen yere doğru kaydırılabilir olması. Bu güncellemeden önce, netleme alanı yakınlaştırması yapıldığında, sadece ekranın ortasına doğru iki kademeli bir yakınlaştırma oluyordu. Eğer netlemek istediğiniz obje ya da kişi ekranın ortasında değilse, mecburen kadrajınızı bozup bu obje ya da kişiyi kadrajın ortasına almanız gerekiyordu. Şimdi ise, yakınlaştırdığınız alanı istediğiniz yöne doğru kaydırarak, netlemek istediğiniz alanı ekrana getirebiliyorsunuz.

Sony FS7 (Fotoğraf: Oytun Orgül)

   Son olarak, çekimini yaptığınız her ne olursa olsun, filminize son derece etkili bir dramatik katma değer sağlayan ağır çekim özelliğine değinmekte fayda var. FS7 HD çözünürlüğünde, zaman sınırlaması olmaksızın, saniyede 150 kareye kadar(NTSC'de 180 kareye kadar) ağır çekim yapabiliyor. Hatırlanacağı üzere, FS700'de ağır çekim yapılırken, belli kayıt süresi kısıtlamaları oluyordu fakat; FS7'de benzeri bir süre kısıtlaması olmadan, istediğiniz kadar ağır çekim yapılabilirsiniz. Ayrıca, yüksek karelere çıkıldığında görüntüde “crop” yani kırpma olmuyor. Opsiyonel olarak satılan XDCA-FS7 ünitesi takıldığında ise kameranın ağır çekim hızı saniyede 240 kareye kadar çıkıyor. Üstelik bunu 2K ve RAW olarak yapabiliyorsunuz.

   Bilindiği üzere, opsiyonel olan XDCA-FS7 ünitesinin en önemli özelliği kameraya 12bit RAW görüntü çıkışı özelliğini kazandırması. Ancak, bu ünitenin pek bilinmeyen birkaç özelliği daha var. Bunlardan en önemlisi, bu ünite takılıyken HD çözünürlüğünde Apple ProRes 422 kayıt yapılabiliyor olması. Bazı iş akışları için eğer ProRes kodeği gerekiyor veya tercih ediliyorsa bu ünite takılıyken çekim yapılmalı ve kayıt tercihlerinden ProRes seçilmeli. Ayrıca, XDCA-FS7 ünitesi üzerinde yer alan Timecode ve Genlock giriş çıkışları sayesinde, çoklu kamera uygulamaları da daha kolay yapılabiliyor.

Sony FS7 (Fotoğraf: Oytun Orgül)

   FS7, kullanıcılara çok çeşitli kullanım opsiyonları tanıması ve uygun fiyatı ile kısa zamanda en çok tercih edilen 4K kameralardan biri oldu. Ben de, son zamanlarda gerçekleştirdiğim bazı projelerde bu kamerayı tercih ettim. Sorunsuz olarak farklı çekim senaryolarına adapte edebileceğiniz ve “future proof” yani, uzun yıllar kullanabileceğiniz bir kamera arıyorsanız, FS7 kesinlikle tercihiniz olabilir. Yakın zamanda piyasaya çıkan küçük kardeşi FS5 ile aralarında çeşitli farklılıklar var. FS5, FS7'ye göre daha uygun fiyatlı ve daha kompakt bir kamera. Özellikleri birbirlerine çok yakın kameralar olmasına rağmen, FS7 daha yüksek ve çeşitli kalitelerde kayıt imkanları sunuyor. Ancak, ihtiyaçlarınıza ve bütçenize göre tercih edeceğiniz bu iki kameranın da, uzun yıllar severek kullanılabilecek şekilde tasarlanmış, başarılı kameralar olduğu kesin.


27 Şubat 2016

4K ve 4K'ya Geçiş Süreci Söyleşisi


 Haftalık bilişim teknolojileri ve ekonomi gazetesi BThaber'in 22-28 Şubat 2016 sayısında, 4K ve 4K'ya geçiş süreci ile ilgili bir söyleşim yayınlandı.

BThaber sayı 1060 sayfa 26

Kendinizden bahsedebilir misiniz? Sony ile bir araya nasıl geldiniz?

   İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema ve TV Bölümü'nden mezun oldum. Serbest olarak görüntü yönetmenliği yapıyorum. Genellikle yabancı prodüksiyonlar için çalışıyorum ve belgesel, reklam, tanıtım filmi gibi projelerde görev alıyorum. 2011 yılından beri, Sony'nin Avrupa çapındaki başarılı medya profesyonellerini biraraya getiren Bağımsız Sertifikalı Uzman(ICE) isimli eğitim programı bünyesinde Sony Profesyonel müşterilerine yönelik çeşitli eğitimler ve sunumlar veriyorum, ürün testleri ve tanıtımları yapıyorum.

Öncelikle 4K teknolojisinden bahsedebilir misiniz? 4K teknolojisi hayatımızda neleri değiştirecek?

   4K, HD çözünürlüğünün yaklaşık 4 katı daha fazla piksel sunan bir video çözünürlük formatı. HD'ye kıyasla çok daha etkileyici görüntüler sunan bir format. Renklerin daha doygun ve renk tonlarının daha çeşitli olması, bugüne dek televizyon ekranlarında göremediğimiz kalitede görüntüler görmemizi sağlıyor. Tabii hem yayının 4K olması hem de izlenen monitör ya da televizyonun 4K çözünürlüğü destekliyor olması gerekiyor. Hayatımızdaki öncelikli ve en büyük değişiklik, 4K'yı destekleyen yeni televizyonlara veya ekranlara geçiş olacaktır. Tabii gözle görülür çözünürlük artışının etkisi ile, televizyon veya sinema filmi izleme keyfi de artacaktır.

4K’ya geçiş sürecinde Türkiye’yi ve dünyayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl bir süreç bizi bekliyor?

   Süreç, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son derece hızlı ilerliyor. 4K yayın yapan televizyonların sayısı giderek artıyor. Sanırım, en geç iki yıl içinde tüm yeni televizyonlar 4K'yı ve hatta HDR(High Dynamic Range) teknolojisini destekliyor olacak. Ayrıca, 4K projeksiyon cihazlarının kurulduğu yeni sinema salonlarının sayısında da artış var. Bugün bile 4K projeksiyon cihazlarının kurulu olduğu salon sayısı 300'ün üzerinde. Önümüzdeki sene bu sayının 400'ü geçmesi bekleniyor. Bu süreçte, tüketicilerden daha çok yayıncı kuruluşlara büyük bir görev düşüyor. Daha fazla 4K içerik üretmek için 4K iş akışına ve yayıncılık altyapısına yatırım yaparak, bu çözünürlüğü olabildiğince fazla sayıda tüketiciye ulaştırmaya yönelik bir süreç takip etmeliler.


4K’ya geçerken ekipman seçimlerinde nelere dikkat etmek gerekir?

   4K yatırımı yaparken, 4K çekim yapabilen kameralardan daha çok, 4K iş akışına dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. 
   4K çözünürlüğünde çekim yapabilen kameraların sayısı giderek artıyor. Geleceğe dönük, uzun ömürlü kamera yatırımı yapmak isteyenler mutlaka 4K çekim yapabilen bir kamera tercih etmeli. Ayrıca, XAVC gibi 4K iş akışında son derece verimli çalışan kodeklere sahip kameralar tercih edilirse, 4K çözünürlüğünde çalışırken maksimum performans elde edilebilinir. Sony'nin PXW-FS5 ve PXW-FS7 model kameraları, hem düşük maliyetli olmaları hem de XAVC kodeği ile çekim yapabilmeleri sebebiyle, 4K kamera yatırımı için doğru bir tercih olabilir.
   Ancak, 4K hem daha fazla işlemci gücü hem de daha fazla saklama alanı gerektirdiği için, asıl dikkat edilmesi gereken alan post-prodüksiyon süreci olmalı. Hızlı, pratik ve etkili bir iş akışı için mutlaka 4K çözünlüğünü kaldırabilecek sistemler edinilmeli. Ayrıca, saklama ve arşivleme gibi ihtiyaçlar için çok daha yüksek kapasiteli sabit diskler tercih edilmeli.

Sinema, dizi ve reklam sektörünün 4K teknolojisine bakış açılarından bahsedebilir misiniz?

   4K destekleyen mecraların sayısı arttıkça; 4K içerik üretimi de artacaktır. Mesela, sinema salonlarındaki 4K projeksiyon cihazlarının sayısı arttıkça, reklam verenler de bu teknolojiyi destekleyen içerikler üretmek isteyecektir. Bu da, 4K çekilecek reklam filmlerinin sayısında artışa sebep olacaktır.
   Sinema ve dizi gibi mecralarda 4K çekim yapmanın bazı teknik avantajları da var. Elinizdeki 4K çözünürlüğünde çekilmiş bir görüntüyü, gerekirse dijital olarak stabilize etmek veya dijital olarak yeniden kadrajlamak(çerçevelemek), HD çözünürlüğündeki bir görüntüyü stabilize etmeye veya kadrajlamaya göre çok daha verimli. Sadece bu sebeple, yayını 4K olmayacak bazı içerikler bile 4K çözünürlüğünde çekilebiliyor.
   Ancak, daha fazla çözünürlük aynı zamanda daha fazla detay ve bununla birlikte daha fazla hatanın görülmesi riskini de beraberinde getiriyor. Büyük ekranlarda ya da perdede, çok daha yüksek çözünürlükle bir filmi izlerken, çekim esnasında yapılan bazı teknik hataların(ışık, kamera hareketi, dekor ve makyaj gibi) görünürlüğü de artar. Bu da, dizi ve sinema filmi içerik üreticilerinin dikkat etmesi gereken bir husus.

Sanal gerçeklik teknolojisi (VR) sizce gelecekte sinema ya da televizyonlarda yer alabilir mi?

   Bu alandaki gelişmeler umut verici. Şimdilik, mobil mecralarda giderek daha fazla popüler hale gelen sanal gerçeklik, sanırım yakın zamanda evlerimize ve hatta sinema salonlarına da girecek. Sürekli yeniliklere ihtiyac duyan teknoloji dünyası ve sinema endüstrisinin bir sonraki önemli gelir kaynağının sanal gerçeklik olması da kaçınılmaz gibi görünüyor.


English version